Kayıtlar

sinema etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sinema Dünyasında Tanrı'yı Arayan Filmler

Resim
“Eli, Eli, lama sabachthani?” veya “My God, my God, why hast thou forsaken me?” ya da Türkçe çevirisiyle “Tanrım, tanrım, beni niye terk ettin?” çığlığı, Hristiyanlık hakkında az biraz bilgisi olan her dünya vatandaşının kulağına çalınmış meşhur bir incil ayetidir. Dünyanın en meşhur hayat hikayelerindendir; “gerçek Yahudilik bu değil” diyerek büyük bir mesihlik ve reformasyon mücadelesine giren İsa (evet, İsa Yahudidir, hayatının hiçbir döneminde Hristiyan olmamıştır, ama sakın bunu Hristiyanlara söylemeyin), büyük Yahudi tapınağına ayakkabılarıyla girmiş, ortalığı bir birine katmış, diğer Yahudi din adamlarının şikayeti üzerine tutuklanmış, Roma valisi tarafından bölücülük ve dini değerleri tahkir vesaire suçlarından idama mahkum edilerek çarmıha gerilmiştir. (İsa’nın son günlerini en iyi anlatan sanat eseri, Tim Rice ve Andrew Lloyd Weber’in Jesus Christ Superstar rock operasıdır, çok ciddiyim) İsa'nın son günlerini Jesus Christ Superstar Rock Operası'ndan dinleyin, Life of

Müzik Videoları ve Sinema Akımları

Resim
Öyle video klipler vardır ki izlediğinizde size belli bir sinema akımının özünü 3-4 dakikalık bir paket halinde sunarlar. Videonun şarkının sözleri ve teması ile ilgili olması şart değildir, ama bu klipler belli sinema dönemlerine, yönetmenlerine hatta filmlerine bir saygı duruşu niteliğindedirler. Sonuçta video klip dediğimiz de bir çeşit kısa filmdir aslında; zaman zaman müziğin önüne geçtikleri, sulandırdıkları, zarar verdikleri eleştirisiyle karşılansalar da bazı örnekleri gerçek birer sanat şaheseri olarak tarihe geçmiştir. Bence müthiş bir basçı olan Flea'nin elektrik tellerinde bas çaldığı sahne akıllara ziyandır! Ben de aklıma gelmişken bu tür video kliplerden 3 tanesini ibret olsun diye paylaşmak istedim. Tabii bahsettiğim tanıma uyan yüzlerce klip vardır, ama ben seçerken şöyle bir kriter uygulayayım dedim; şarkı mükemmel olacak, klip mükemmel olacak ve bir sinema akımını teknik ve artistik açıdan mükemmelen yansıtacak. Tabii, belli  bir filmin soundtrack’inde yer alan, o

Şikago Sokaklarında Cazın, Mafyanın ve Pizzanın Peşinde

Resim
SWEET HOME, CHICAGO Bir önceki yazımızı “küllerinden doğan şehir” diye bitirerek büyük bir yangının spoylerini vermiş olduk. Tabii yanıp kül olmadan önce bir şehrin kurulup inşa edilmesi gerekir. Peki, yüz yıl sonra Amerika’nın en büyük üçüncü şehrini; kültür, finans, ticaret, eğlence, ulaştırma merkezini nereye inşa edelim? Tabii ki Kızılderililerin elinden zorla aldığımız, göl kenarındaki bozkır/bataklık bozması bir araziye olabilir. Yeni yerleşimimizin adını ne koysak? Eski ev sahiplerine sorsak mı? Efendim, kanguru kelimesinin kökeni ile ilgili bir hikaye vardır; kimileri uydurma olduğunu söylese de ana fikri güzeldir; Avustralyayı keşfeden Cook, zıplayan, keseli bir hayvanı görüp “bunun adı nedir?” diye sorar. Tabii İngilizce bilmeyen yerliler “ben anlamıyoğ sen ne diyoğ” anlamına gelen “kanguruu” cevabını verir. Bizim elemanlar da “haaa, kanguruymuş” diyerek yollarına devam eder. Şikago bölgesine gelen beyaz adam da bölgede yaşayan Potawatomi yerlilerine araziyi gösterip “bu