Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tavuk mu Mudurnu’dan çıkar, Mudurnu mu Tavuktan?

Resim
Bizans Tekfurunun Kızı Moderna Üzerine Fantaziler Bir yerleşim yerinin isminin belli bir iş kolu, hatta firma adı ile özdeşleşmesi ne kadar doğru acaba? Örneğin Mudurnu; yüzlerce yıllık tarihi olan bu güzelim ilçemiz, büyük bir atağa kalktığı, ardından kafa üstü yere çakıldığı tavukçuluk firması ile o kadar özdeş ki, “Mudurnu” kelimesini duyunca hepimizin damağında bir piliç ızgara tadı beliriyor... Halbuki Mudurnu, ismini asırlar öncesinden, zamanın Bizans Tekfurunun kızı Matarni’den almış. Matarni, şehrin doğusundaki Hisar Tepesine bir kale yaptırmış. Matarni ismi, zamanla Moderna ve Mudurnu’ya dönüşerek günümüzdeki tavuk markasına kadar gelmiş. Acaba Moderna isminin modernite ile de bağı olmuş mudur? Pek sanmıyorum... Bizans tekfurunun kızı deyince orada bir durmak lazım. Bilirsiniz, tarihimizde tekfur kızlarının önemli yeri vardır. Örneğin, Orhan Gazi de bir tekfur kızı ile (Nilüfer Hatun) evlenmiş. Ama tekfur kızları, daha ziyade Yeşilçam’a, özellikle Mamçakoğlu ve Kara Murat dizi

Nallıhan’ın Meşhur “Nallı Han”ı

Resim
En son kaldığımız yerden yola devam edelim; geçen sayımızda Kuş Cennetinde kuş gözlemlemiş, utanmadan fotoğraflarını bile çekmiştik. Tekrar yola çıkarken aklımıza kuş cennetine yaklaşırken gördüğümüz şu tabela takıldı: Değil Nallıhan’ın, tanıtım levhasının bile bu kadar reklamının yapıldığı bir coğrafyada Nallıhan’ı es geçmek olmaz. Nitekim, kuş cennetinin çıkışında bahsi geçen meşhur tabelayı görecek, Nallıhan ziyaretinize ilişkin stratejik planınızı levha üzerinden yapabileceksiniz. Nallıhan civarında görülesi gölet, yayla, cami, türbe ne varsa haritaya işlenmiş; hatta hayırsever bir vatandaş BİM marketi de levhaya işaretlemeyi unutmamış: Benim tecrübelerim, bu gibi görülesi yerlerin yolu izi olmayan, pek kolay bulunamayan köşelerde olduğunu göstermektedir. Yine de söz konusu beldeler ve bu beldelerin tanıtım broşürleri, medar-ı iftiharları olan bu gibi şelale, yayla, vadi, tarihi eser gibi yerleri ille de görmemiz konusunda ısrar etmektedir. Benim şahsen yaşadığım Akçakoca yakınları

Kuş Cenneti ve Cennet Kuşu

Resim
Kuş cenneti denildiğinde, hakkın rahmetine kavuşan, hayatında hep sevap işlemiş, haramdan uzak durmuş kuşların, sapan korkusu olmadan ebediyen yaşayacağı bir öbür dünya lokasyonu akla gelmez; onun yerine, okkalı bir kuş nüfusu barındıran, genelde sulak arazi parçalarına “kuş cenneti” deriz. Örneğin, eşek cenneti öyle değildir... Kuş cennetleri haliyle yerleşim yerlerine bir miktar uzaktır. Hele Ankara gibi kurak bir memleketin çok yakınında kuş cenneti bulmayı beklemek pek gerçekçi olmaz... Ama yanılıyorsunuz! Ankara’ya yaklaşık 100-110 kilometre mesafede, hem de ulaşımı çok rahat bir kuş cenneti olduğunu biliyor musunuz? Kuş Cennetine ev sahipliği yapan bölge, olağanüstü jeomorfolojik yapısıyla gözlerimizi okşuyor... Bir sabah erken Ankara’dan Ayaş-Beypazarı istikametinde yola çıktınız, Ayaş’tan dut, Beypazarı’ndan da Beypazarı kurusu takviyesi yaptınız, bir süre sonra bacasından duman tüten Çayırhan termik santralini gördünüz. İlginçtir ama, kuş cennetine yaklaştığınızı termik santra

En Kıdemli Dünya Vatandaşı: Stromatolit

Resim
Hafta sonu seyrettiğim bir belgeselden sonra en çok saygı duyduğum canlıyı (veya yaşam formunu) stromatolit olarak revize ettim. Şimdiye kadar çoğumuzun adını bile duymadığı stromatolit, dünya üzerindeki varlığımızı, medeniyetimizi ve konforumuzu borçlu olduğumuz canlıymış meğerse... Canlıymış derken, stromatolit bir “canlı”nın adı değil En kestirmesinden, mavi/yeşil alglerin yaşadığı bir toplu konut olarak düşünebiliriz. Siyanobakteri (cyan = mavi/yeşil) olarak bilinen tek hücreli algler, deniz suyuyla gelen kalsiyum karbonat ile birlikte tortulaşarak kayamsı yapılar oluşturmuş. Bu tortu oluşumlarına stromatolit adı verilmiş ve tek hücreli bu yaşam formunun marifetleri zamanla keşfedildikçe hayranlık uyandırmış. Yaklaşık 3,5 milyar yıl önce inşa edilmiş ilk "toplu konut"lar... Efendim, siyano bakterinin en büyük özelliği oksijensiz fotosentez yapabilmesi. Bildiğiniz gibi, dünya ilk oluştuğunda (4,5 milyar yıl önce) atmosferde oksijenin esamesi okunmuyormuş. Sürekli patlayan