Kayıtlar

kitap etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kitap Paylaşım Salgını

Resim
Facebook aleminde zaman zaman alevlenen davet/paylaşım salgınları arasında gayet faydalı olanlar da var; örneğin bugünlerde kitap paylaşım ve tavsiyeleri sayesinde bir kenara not aldığımız, bugüne kadar haberdar olmadığımız faydalı eserler oldu. Aslında bu gibi akımların yaşam döngüsü bayağı trajikomik oluyor; insanlar önce bir birlerinin şusunu busunu paylaşmak üzere yakın çevresini gaza getiriyor; çocukluk fotoğraflarından sevdiğin yemeklere kadar. Ardından, facebook’ta benzer bir vaveyla daha kopuyor; efendim, ABD gavırnmıntı ve Si-Ay-Ey, Türk toplumunun kişisel bilgilerine ulaşmak için büyük bir oyun çevirmektedir. Önce burnumuzdan sümük akan sararmış çocukluk fotoğraflarımızı topladılar; şimdi de hangi kitapları sevdiğimizi öğrenerek dejenerasyon politikalarıyla bir kültürel kontr-devrim planlıyorlar. Ve bunun üzerine, 15 dakikada bir konumunu paylaşan sosyal medya kitlesi, avukatlarına danışarak feysbuka haykırır; Ey Zuckerberg, eğer benim önerdiğim kitap listesini iznim olmadan

Japon Yapmış, Türk Gezmiş, Okur Bulamamış

Resim
Japon Yapmış cemaatinin az ama öz ve çok değerli üyeleri ile epeydir dertleşemiyordum. Aslında yakın zamanda teke tek çok dertleştik, ama bugünlerde topluca bir bilgilendirme ihtiyacı hissettim. Bu aralar okurlarımdan aldığım en yoğun istek (ve eleştiri) kitaplarımı piyasada bulamamaları üzerineydi. Öncelikle, bu durum beni ziyadesiyle keyiflendiriyor tabii; günümüzün hızlı tüketim çağında 7-8 yıl önce çıkmış mütevazı bir kitabın hala aranıp soruluyor olması benim için olağanüstü sevindirici! Üzücü olan yanı ise, haliyle, arandığında bulunamıyor olması… Şimdi, bu bulunamamanın iki farklı sebebi var; birincisi kitapların baskısı olmasına rağmen kitapçıların raflarda/stoklarda tutmaması ve soran müşteriye mırın kırın etmesi. İkinci sebep ise, kitaplardan birinin baskısının tükenmesi! Netekim, üçüncü kitabımız ile ilgili yaşanan sorun baskısının tükenmesi idi, ama Çınar Yayıncılık sağ olsun, kitabımızın yeni baskısını yepyeni bir kapak tasarımı ile hazırladı ve yeniden piyasaya sürd

Gezgin Gözüyle...

Resim
Bazen arkadaşlarımla sohbet ederken bana, sanki yazarmışım gibi,  “Eeee, yeni kitap yazmıyor musun” diye soruyorlar. Yarattığım bu yanıltıcı imaj bazen beni de gaza getiriyor ve onlara edebiyat camiası, yazarlar, yayınevleri, kitapevleri vb. hakkında söyleve girişiyorum. Sonra kendime geliyorum; ben yazar değilim ki, hasbel kader Japonya gözlem ve anılarımı toparlamış bir ademoğluyum… Ama tabii ki, gezi yazılarım başta olmak üzere, yazmadan duramıyorum; Fırsat oldukça blog sayfamda, bazen dergilerde, çeşitli internet sitelerinde ve hatta kolektif kitap çalışmalarında yer almaya çalışıyorum. Ankara’da yaşadığım için de, gezi yazısı denildiğinde de ilk akla gelen mecralardan biri, Ankaralı Gezginler’in kitap çalışmaları. Efendim, daha önce de bahsetmiştim, Ankaralı Gezginler, Ankara’da yaşayan (çok da şart değil) ve gezmeyi seven (şart) dostlarımızın oluşturduğu bir grup. Grup diyorum, çünkü dernek, vakıf vb. bir kurumsal kimliği, aidatı, üyeliği, yönetimi yok. Daha ziyade, e-posta

Sirk Edebiyat

Resim
Kitap yazmanın maddi bir kazanç sağlamadığını çeşitli vesilelerle dile getirmiştim; olur da birisi "ulan kitap yazmış satıyorsun, bi yemek ısmarlamadın" derse diye. Şimdi kimseye anlatamazsın ki, eğer ülkenin en tanınan 10-15 yazarından biri değilsen, kitap yazmanın getirisi değil götürüsü olacağını... İnanmazlar. Başıma gelmemiş olsa ben de inanmazdım belki... Maddi kazanca bağlı maddi isteklerin önünü kestikten sonra, manevi kazançlara gelebiliriz.  Kitap yazmanın (benim için) en keyifli taraflarından biri, 3-5 kişi de olsa, okurlarınızla iletişime geçme, kitabınız olmasa karşılaşma şansı bulamayacağınız insanlarla tanışma şansıdır. İşte, tanınmamış, zavallı bir yazar olmanın bir diğer güzel tarafı da burada yatar; kitap fuarlarında önünüzde birikmiş uzun kuyruklarda bekleyen okurlarınıza, belki de yorgunluk ve bıkkınlıkla imza vermek yerine, standınıza tek tük uğrayan nadide ve kıymetli okurlarınızla uzun uzun sohbet etmek ve onları tanımak şansına erişirsiniz. Benzer şeki

Çukurova Kitap Fuarı

Resim
Adana’da “Satır Arası”nın Çift Anlamı!  8. Çukurova Kitap Fuarı 13-18 Ocak 2015 tarihleri arasında Adana TÜYAP Fuar Merkezi’nde düzenlendi ve bu yıl Onur Konuğu olarak Çınar Yayınları’nın standında yerimi aldım. Nasılsa ismimden dolayı onur konukluğunu garantilemiş durumdayım, kimselere kaptırmıyorum... İmza ve söyleşi günüm 18 Ocak Pazar olduğu için 17 Ocak gecesinden Adana’ya intikal ediyorum. Uçaktan iner inmez sevgili yayıncım, Çınar Yayınları’nın sahibi Aydın Ilgaz ağabey beni Adana Büyükşehir Belediyesinin yayıncılar ve yazarlar onuruna verdiği yemeğe çağırıyor. Kendimi “yazar”dan saymaya cüret edemesem de, yazarlarla beraber Adana’da Adana yemenin keyfini kaçırmamak için hemen olay yerine intikal ediyorum. Yemekte kimler yok ki... Belediye Başkanı ile birlikte, 50. sanat yılını kutladığı bir etkinlikten gelen Ataol Behramoğlu, ertesi gün fuarda söyleşilere katılacak olan İhsan Eliaçık ve Nasuh Mahruki, Yılmaz Güney’in kardeşi, Orhan Kemal’in oğlu derken “ben ne sıfatla buradayım

İzmir Kitap Fuarı

Resim
Japon Yapmış Biraderler, İstanbul ve Ankara Kitap Fuarlarının tozunu attıktan sonra, sıra İzmir’de fırtına gibi esmeye gelmişti. Hava tahminlerine göre İzmir’de o gün büyük bir fırtına zaten bekleniyordu, biz de araya karışıp rüzgarı arkamıza alalım istedik. İzmir’e ancak günü birlik gidip gelebileceğim için her dakikam kıymetliydi, ama gel de AnadoluJet’e anlat! Bir “uçak arızası” yüzünden iki saate yakın rötar yaptıktan sonra, tamir edilmiş uçağın gerçekten tamir edildiğini umarak havalandık. Uçakta “Malezya Havayolları Sendromu” yaşamamak için kendimi dergiye gömdüm ve sonunda salimen İzmir’in yeni hizmete girmiş, gıcır gıcır havaalanına indik. İzmir’de havaalanından şehre ulaşmak için bol seçenek mevcut; alandan çıkar çıkmaz binebileceğiniz banliyo treni sizi Alsancak istasyonuna kadar götürüyor. İstasyondan sonra fuarın yapıldığı Kültürpark Fuar Alanına kadar tempolu bir yürüyüş makul görünüyor; hazır beklenen fırtına da uçağımız gibi rötar yapmışken... Yol üzerinde, Atatürk’ün ül