Kayıtlar

Antikapitaliz fikirler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

The İnşaat

Resim
Anadilimiz Çoktown Nalları Dikmiş! Türkçe’nin bilim (pardon, ilim) ve felsefe karşısındaki ağır mağlubiyetinin ardından düşene bir tekme de ben atayım ve bu zavallı dilin inşaat ve taahhüt sektörü karşısında da aciz kaldığını ifşa edeyim. Bir süredir kafamı kurcalayan, zaman zaman medyada da bolca yer alan bu konuda son zamanlarda sinirimi zıplatan yeni gelişmeler ve eşeğin kulağına su kaçırmalar tüm hızıyla devam ediyor... Efendim, son zamanlarda bizim mahalleye yakın “Uptown” sitesi inşaatının Angara caddelerini süsleyen futbol sahası büyüklüğündeki afişleri bize büyük müjdeyi patlattı; bu nezih sitemizdeki konut çeşitleri “çoktown seçmeli” olacakmış! Yirim o “çoktown” diyen dillerini ben, zeka fışkıran yaratıcılığının gurbanı olurum! Çoktown seçmeli konutlarımızın beynimde yarattığı orgasmusun şokunu atlatamamışken, bir büyük müjde de İstanbul’dan geldi; THE İstanbul Veliefendi evleri satışa çıkıyormuş! Allahım, sizi bana sayıyla mı verdiler, nedir bu coşku, bu kreatif patlama, bu y

Özelsiniz, Farklısınız, Bi Tanesiniz

Resim
Son zamanlarda giderek sinirimi bozan bir zihniyetten söz etmek istiyorum, artık burama (işaret parmağı gırtlağı keser) geldiği için meramımı anlatırken "kaka" kelimeler kullanabilirim, kusura bakmayın. Aklıselim vatandaşlar olarak bütün insanların eşit olduğu fikrini yaymaya, çoluk çocuğumuza benimsetmeye çalışırken, kapitalist sistemin lüks tüketimi dayatan yeni bir icadı her yanı sarmaya başladı: Siz Özelsiniz, Siz Farklısınız, Siz Ayrıcalıklısınız, Siz Bir Tanesiniz, Sizin Eşiniz Benzeriniz yok, Siz Hiç Götüboklu Diğerleriyle Bir Olur musunuz? Gerçekten de bu kapitalizm ilahi bir sistem. Önce kitlesel tüketimi pompalayıp dünyayı ürün ve hizmet çöplüğüne çevirdikten sonra, şimdi gözünü sistemin bozduğu gelir dağılımı sonucu ortaya çıkan süper zengin, süper egolu ve süper şımarık kesime çevirdi. Eh, herkese sattığı genel geçer ürünleri, alelade hizmetleri onlara sunarak paralarını tokatlayamazsın ya? Yazılı/boyalı basını uzun zamandır takip etmediğim için, gidişatın ne kada

Lütfen Daha Azını ve Daha Pahalısını İsteyelim - 2

Resim
Made & Dead In Bangladesh Bangladeş’te geçtiğimiz haftalarda 8 katlı bir tekstil atölyesinin çökmesi sonucu yaklaşık 1200 kişi hayatını kaybetti, 2500 kişi yaralandı. Bu işçiler, bizim daha fazla ve daha ucuza tüketebilmemiz için insanlık dışı koşullarda çalışıyorlardı, insanlık dışı şartlarda öldüler. Bina, ofis olarak yapılmıştı ve tekstil makinalarının ağırlığına, titreşimine dayanacak güçte değildi. Olayların ardından Bangladeş karıştı, işçiler hükümet ve polis aleyhinde gösteriler düzenledi. 1 Mayıs günü hükümet aleyhtarı büyük protestolar yaşandı (yine de Bengal eylemciler ülkemizdeki kadar sert bir tepki görmediler, o da işin bir başka boyutu). Bangladeş’ten ölü fiyatına tekstil ürünleri ithal eden gelişmiş ülkeler olayı kınadılar; papa bile taziye mesajı yayınladı ve ayda 38 Euro maaşla çalışan işçilerin olduğunu, insanlık onurunu hiçe sayan bu sisteme inanamadığını falan açıkladı. Daha geçen kasım ayında Bangladeş’te bir tekstil fabrikasında meydana gelen yangında 112 kişi

Dünya Sineması Sömürüye Karşı

Resim
Su, ilaç, gıda gibi maddeler ticari birer meta mıdır, yoksa temel insan hakları arasında mı yer alır? Bu maddelerin üretimi, ticareti serbest piyasanın görünmez elinin maharetine bırakılabilecek bir konu mudur? Uygarlığımızın zenginliği, fakir halkların, ucuz hayatların sırtında mı yükselmelidir? Sorular oldukça provokatif, ama gelin cevabı sinema dünyasında arayalım... Geçenlerde sömürü üzerine çok güzel iki film seyrettim. İlki bir İspanyol filmi; También La Lluvia. Türkçeye sanırım “Yağmuru Bile” şeklinde çevriliyor. Bizim neslin aklına ilk önce “Hiç kimsenin, yağmurun bile böyle küçük elleri olmadığı” geliyor, ama soru muğlak! “Yağmuru bile...” ne yapıyorlar diye soracaksınız; özelleştiriyorlar! Film içinde çekilen film tekniğiyle ilginç bir kurgu yaratmışlar; iki çarpıcı öykü iç içe seyredilebiliyor. İlk öykü, Bolivya’da bir film çekmek için Cochabamba’ya gelen ekibin öyküsü. Ekip, Kristof Kolomb’un yeni dünyayı keşfini, daha doğrusu istila edip sömürmesinin h