Kayıtlar

Varşova etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Varşova’da Krallara Layık Bir Tur

Resim
Varşova'ya gitmeden önce kulağınıza gelecek söylentilerden biri "Varşova" ile "gezelim görelim" kelimelerinin bir araya gelmesinin ne kadar zor olduğudur. Turizm faaliyetleri genellikle eski başkent Krakow'a yönlendirilir, çünkü Varşova gri ve sevimsiz bir kenttir, zaten ikinci dünya savaşında şehrin %90'ı tamamen yıkıldığı için göreceğiniz hiçbir bina orijinal değildir, bir de yılın 300 günü falan hava kapalıdır… Bu derece olumsuz bir propaganda, hele ki biz başkentliler için, "amanın, ikinci bir Angara mı görmeye gidiyorum" endişesi uyandıracaktır; ancak endişeye mahal yok, Varşova gezginler için oldukça keyifli bir tecrübe olabilir. Öncelikle "ama şehir ikinci dünya savaşından sonra yeni yapılmış, tarihi ve estetik bir silueti yok ki" düşüncesini silip atalım; çünkü Varşova o büyük yıkımın ardından tamamen eski dokusuna sadık kalınarak yeniden yapılmış bir şehir. Mimari güzellikleri seyrederken yapım tarihlerinin 1950'le

Fotoplastikon

Resim
Varşova serimizin bu başlığı Bek Tu Dı Füçır filminden fırlamış gibi dursa da, geçmişin tozlu sayfalarına ait nostalcik bir eğlence teknolojisinden bahsedeceğiz… Fotoplastikon, Varşova’nın merkezinde halen faaliyetini sürdüren, 19. Yüzyıla ait bir stereoskop fotoğraf gösterim merkezi… Mekanın broşüründen öğrendiğimize göre, stereoskopi aynı resmi sağ ve sol göze ayrı ayrı yansıtarak, görüntülerin beyinde üç boyut hissi oluşturacak şekilde birleştirilmesi temeline dayanıyor. Direniş yıllarında, yıkıntılar arasında henüz umudunu kaybetmemiş Polonyalı bir kadın subay Yukarıda verdiğim bu hi-tech tanım kafanızı karıştırdıysa, en azından yaşıtlarım için, şöyle bir hatırlatmada bulunayım. Çocukluğunuzda size de hediye dilmiş olabilir, dürbüne benzer plastik bir görsel mekanizmaya, üzerinde minicik slaytlar olan ince kartondan diskler takardık. Bu zımbırtıyı ışığa yöneltip baktığımızda o güzel resimleri üç boyutlu görüp şaşırırdık. 10-12 resimli karton disklerde bazen huzur verici manzar

Varşova Yahudi Gettosu

Resim
Bir önceki bölümümüzde Polonya’nın uluslararası gururu Frederick Chopin ve muhteşem müziği hakkında ahkam kesmiştik. Chopin’in müziğini evinizde, konser salonlarında huşu içinde dinleyebilirsiniz; eğer sinema aleminde de Chopin eserlerinin başrolde olduğu bir film seyretmek isterseniz size kafadan “The Pianist”i öneririm; aman ha, şaşırıp da Haneke’nin “La Pianiste” filmine yönelmeyin, yani ille de Haneke diyorsanız başka filmini önereyim, ama ben Polonyalı bir Yahudi olan Roman Polanski’nin “The Pianist”inden bahsediyorum… Filmimiz Chopin’in eşsiz müziği ile bezenmiş olsa da, keyifle izlenen, yüzünüzde gülücükler açtıran bir film değil… 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin Polonya’yı işgali sırasında yaşanan korkunç soykırımı, Varşova’daki gettonun oluşumu ve ardından Yahudilerin toplama kamplarına götürülüşünü, Varşova ayaklanması ve sonrasında yaşanan şehrin yerle bir edilişini olağanüstü gerçekçilikle anlatan bir sinema başyapıtı… Varşova Gettosu’nun günümüzdeki durumu da çok parlak

Chopin: Bedenimi Gömebilirsiniz Ama Kalbimi Asla!

Resim
Mezarlıklarımızın girişinde hepimize ibret olması için “Her nefis ölümü tadacaktır” ibaresi yazılıyor ya; klasik müziğin yeşerdiği Orta Avrupa ülkelerinde de “Her nefis II. Piyano Sonatı III. Bölümü dinleyecektir” yazsalar ve ölüm gerçeğine müzikal bir tını katsalar kötü mü olur diye düşünmekteyim. Sonat, Bölüm falan dediğimde bir şey ifade etmemiş olabilir; ama Chopin’in bestesi Marche Funébre, yani Cenaze Marşı’nı kastettiğimi söylesem, hepinizin kulaklarında o hüzünlü “taaaaa taaaaa ta taaaaa…. Taaaa ta taaaa ta taaaaa” tınısı yankılanır. Ama şu küçük detayı pek az kişi duymuştur; büyük deha Fryderyk Franciszek Chopin, kendi cenazesinde kendi marşının çalınmasını istememiş, yerine Mozart’ın Requiem’inin çalınmasını vasiyet etmiştir. Ne yapalım, hikmetinden sual olunmaz büyük bir deha ile karşı karşıyayız. Bin yılda bir gelen böylesi yeteneklerin kafası senin benim gibi çalışmıyor; o yüzden de tahayyülümüzü aşan, bizleri büyüleyen, bu dünya ötesi bestelerle gönül telimizi tit