Kayıtlar

Japonya etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yurtdışı Tuvalet Sorunsalı

Resim
Yurt dışında (afedersiniz) çişiniz geldiğinde büyük bir stres biner üstünüze; umumi tuvaletler neye benzer, temiz midir, paralı mıdır, ala turka/franga/japonez ne formattadır? Kadın/erkek kabinini ayırt edebilir miyim, içeri girsem çıkabilir miyim, tekno tuvaletlere denk gelirsem başarılı bir sınav verebilir miyim? Bu kadar dert ve tasa üst üste binince bazen çişiniz geri kaçar!   Çoğu uçakta böyle komplike kokpit yoktur... Altı üstü taharetlenicen be kardeşim!  Japonya'da en azından tuvaletin temiz ve parasız olacağını bilmenin rahatlığını yaşarsınız; en kıyıda köşede kalmış bir parkta bile tertemiz bir tuvalete girip küçüğünüzü ü cretsiz bırakabilirsiniz. Japonya'da geçirdiğim süre boyunca bir kez paralı tuvalete denk geldim, o da mecburi değil, gönüllülük esasıyla bahşiş alıyordu. Japonya'da mütevazi bir park tuvaleti, içerisi her daim tertemiz, ücretsiz... Japonya'da asıl sorun, geleneksel/eski tarz Japon kenefine denk geldiğinizde nasıl kullanacağınızı, hangi

Japon Sineması

Resim
Nippon diyarlarında kiraz çiçeklerinin açmaya başladığı bu mevsimde Japon sineması üzerine bir kitabı tanıtmak istiyorum sizlere… Kendine özgü tarzları, çok farklı ekollerde, yeni akımlara öncülük eden eserleri ile ana akım sinemada hak ettiği kadar tanınmasa da, film fanatikleri için çok özel bir yeri olan Japon sinemasını kapsamlı bir şekilde ele alan Türkçe bir kitap bugüne kadar yoktu. Ama artık var; Gökhan Kuloğlu’nun koordinatörlüğünde, sinemaya gönül veren sekiz yazarın derlediği “Japon Sineması”, güneş imparatorluğunun yüz küsur yıllık sinema macerasını kapsamlı olarak analiz ediyor. Kitabı okumaya başladığımda şaşkınlık ve hayranlıkla karışık bir memnuniyet yaşadım, çünkü kitap yoğun bir akademik araştırma ile kişisel gözlemlerin harmanlandığı bir üslupta hazırlanmış, kaynağa ve somut veriye dayalı titiz yazılara yer verilmişti. Kitabın derlenmesinde en çok hoşuma giden detay, değişik düzlemlerde okuyabilmenize fırsat tanıması. İsterseniz eseri kronolojik olarak okur, 18

Birleşmiş Milletlerin Bahçesi Taştan

Resim
Geçtiğimiz aylarda bir toplantı için gittiğim Cenevre’deki Birleşmiş Milletler kampüsünde öğlen yemeği sonrası geviş getirmek için bahçede dolaşıyordum. Bilenleriniz vardır, asıl merkezi New York’ta bulunan Birleşmiş Milletlerin Cenevre’de de çok büyük bir yerleşkesi var; hatta bu yerleşke, New York’taki merkezden daha eski bir geçmişe sahip. Birleşmiş Milletler 1945 yılında kurulmuş olsa da, öncesinde “Milletler Ligi” adıyla, birinci ve ikinci dünya savaşları arasında görev yapan uluslararası bir kuruluş daha vardı. Bu kuruluşun merkezi, dünyaya kendini her zaman “tarafsız” olarak yutturmayı başarmış İsviçre’nin Cenevre şehrinde, “Milletler Sarayı” olarak bilinen büyük komplekste bulunuyordu. İşte bu Milletler Sarayı binası, günümüzde de Birleşmiş Milletlerin ikinci önemli merkezi olarak hizmet vermeye devam ediyor. Milletler Sarayı’nın bulunduğu bölge, Cenevre’nin en güzel noktalarından biri; Leman Gölü kıyısından yukarıda, gölü ve Fransız Alplerini tepeden seyreden, çayır çimene yay

Japon Yapmış Kotodama İstanbul Hajimari'de!

Resim
Japonya ile Türkiye arasında bağ kuracak, iki kültürü birbiriyle ilişkilendirecek bir yayın bulmak kolay değil – hele ki hem Türkçe, hem de Japonca yazılmış olsun. Ama Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nın girişimi, projenin koordinatörü Esin Esen’in büyük çabaları ile böyle bir esere kavuşabildik, gözümüz aydın! Kotodama İstanbul Hajimari isimli kitabımız, Japonya-Türkiye bağı ile ilgili 40 küsur yazar ve araştırmacının katkısıyla oluşturulmuş kolektif bir çalışma – ancak, çeviri, röportaj, görseller ve benzeri destekleri de göz önüne aldığımızda daha büyük bir kitlenin emeği ortaya koyulmuş. Kitapta çok değişik konu başlıkları üzerinden iki kültürün bir kesişmesini izlemeniz mümkün. Esin Hanım bu projeyle ilgili benden de bir katkı istediğinde büyük bir memnuniyetle kabul ettim. Pek öyle akademik/edebi değeri olmasa da, Japonya üzerine ahkam kesen, ülkeyi ve kültürünü halkımıza tanıtmak misyonunu edinmiş bir kitap üçlemesinin yazarı olarak Kotodama projesine de destek olabilmek bana gurur

Prenses Kaguya'nın Masalı

Resim
Hikayemiz şöyle; uzayda iki koloni arasında çıkan bir savaşta, can güvenliğini sağlamak için Ay Krallığı’nın Prensesi Kaguya emaneten dünyaya gönderilir. Prenses, bir bambu ağacının gövdesi içinde Japonya’ya iner ve bir bambu ormancısı tarafından bulunur. Bambucumuz Prenses Kaguya’yı bulduğunda henüz bir başparmak büyüklüğünde, çok güzel bir bebektir! Çocuğu olmayan bambucu, uzaydan geldiğini bilmediği bu güzel bebeği karısıyla birlikte büyütür. Bebek doğa üstü bir hızla büyür ve ihtiyaçları artarken, bambucumuz prensesi koruyan ağaçtan her parça kestiğinde rahat bir hayat sürmelerini sağlayacak altınlar bulur ve kızını (prensesi) güzelce yetiştirir. Prenses Kaguya, büyüdükçe başka dünyadan gelmişcesine güzel bir kız olur ve ülkenin en gözde, zengin, asil bekarları, ve hatta imparator peşine düşer. Prenses Kaguya hiçbirine, imparatora bile yüz vermez; çünkü bir dolunay gecesi nereden geldiğini ve sonunda nereye gideceğini hatırlar. Ay Krallığı, savaş sonunda prenseslerini elbet b

Japon Yapmış Medya Macerası 13

Resim
Epeydir Japon Yapmış biraderlerin kozmik yolculuğu hakkında sizleri bilgilendiremiyordum, özlemişsinizdir kerataları… Bildiğiniz gibi, üç kardeşten oluşan kitap serimizin ilki olan “Japon Yapmış” bundan beş yıl önce kitapçılarda arz-ı endam etmişti. Ardından, “Japon Ne Yapmış” ve “Japon Yapmış Türk Gezmiş” ile üçlemeyi tamamladık. Geçtiğimiz beş sene içinde kitaplarımız büyük bir gişe hasılatı yaptı ve toplamda “Allah de Gerisini Koyver Gitsin” benzeri edebi/felsefi eserlerin bir saatte ulaştığı satış hacmine ulaşabildi… Neyse efendim, konumuz kim çok satıyor, kim çok okunuyor tarzı bir tartışma değil, onu başka zaman yaparız, hem ne demişler “az satan candan, çok satan maldan”. Öyle değil miydi? Önemli olan, beş yıl içinde Japonya ve Uzakdoğu kültürüne gönül vermiş seçkin bir topluluğun dikkatini çekebilmiş olmak, onların kitaplarımı okuması, yorum yapması, eleştirmesi, kendi internet sitelerine konuk etmeleri, benimle irtibata geçip soru sormaları, fikir ve yardım istemeleri, o

Kaman Kalehöyük'te Japon Yapmış

Resim
Kaman-Kalehöyük Arkeoloji Enstitüsü, Müzesi ve Japon Bahçesi Efendim, kaç zamandır gitmek isterdim de kısmet bu baharaymış! Japon hemşerilerimin yönettiği Kalehöyük kazıları sonucunda çıkan bulguların sergilendiği müzeyi gezmek, kazı başkanı Dr. Omura ile tanışmak, hatta bu geziyi müzenin yanındaki Japon Bahçesinde açan sakuraların (kiraz çiçekleri) dönemine denk getirmek için epey uğraştık. Sümer meteoroloji tanrısının inadı ile karşılaşmak Nisan ortasında mabadımızı dondurdu, ama olacak o kadar… Kaman Kalehöyük'te kazılar başlamadan önce yüzeyde bulunan kalıntılar bu bölgenin oldukça verimli olduğunu göstermiş. Ardından, kazılar için Japon Prensi Tomohito Mikasa'nın Başkanı olduğu Japonya Orta Doğu Kültür Merkezi yetkilendirilmiş. Bizzat Prensin 1986 yılında başlattığı kazılar halen devam ettiği gibi, İç Anadolu genelinde yüzey çalışmalarını da bu merkez yürütüyor. Kazıları yönetmek dışında, Kalehöyük yakınında kurdukları Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü ile bölge tarihi