Kayıtlar

Şikago Merkez

Resim
Bir önceki yazımızda göklerde dolaşıyor, sana şöyle bir tepeden bakıyorduk aziz Şikago… Ama artık yere inelim, ayaklarımızı asfalta basalım ve bu güzel şehri biraz da zemin hizasından tanımaya çalışalım. Şikago, Amerika’da bir “banliyöler federasyonu”ndan ziyade, yürünebilen merkezi, sokakları, meydanları olan sayılı şehirlerinden olduğu için ayaklarınıza rahat bir ayakkabı giyip vurun kendinizi kaldırımlara… Geçen yazımız Gotham City’nin esin kaynaklarından Şikago Ticaret Borsası’nın çatısında bitmişti. Binanın zemin katına inip çevresini dolaşmanızı, içerisinde fazla fink atamayacağınız binanın etkileyici dış mimarisini incelemenizi tavsiye ederim. Binanın girişini himayesine alan dört metre çapındaki saatin sağında ve solunda, ticaretin kadimliğini simgeleyen iki figür dikkatinizi çekecektir; elinde bir buğday demeti taşıyan Mezopotamyalı ile borsaya mısırını getiren Amerikan yerlisi… Sanrım buradaki mesaj oldukça açıktır; “sayın abicim, bende fazladan buğday var, güzel ekmek ya

Gökdelenler Şehri Şikago

Resim
Milletçe vahşi kentleşmeden, şehri betona boğan yapılaşmadan, gökyüzüne tecavüz eden yüksek binalardan şikayet ettiğimiz şu günlerde gökdelen güzellemesi yazmak, akıntıya karşı kürek çekmek gibi olacak. Ama olsun, gökdelenin de bir estetiği, güzelliği, misyonu var; böyle kafanı kaldırıp gökyüzüne doğru bakmana bir vesile oluyor en azından. Efsanevi 2001 Uzay Macerası filmi bile bilgiyi, teknolojiyi simgeleyen ve gökyüzünü delen gibi bir monolitle başladığına göre, göğü delmenin vardır bir hikmeti. Nitekim, bu yüce binalar için Türkçemizde oldukça iddialı, biraz ofansif ve hatta eril bir kelime kullanmışız: Gök-delen! Yani gökyüzüne karşı bir saldırganlık zımnen kabul edilmiş oluyor. İngilizcesi ise daha bir muamma; skyscraper. Sky kısmını anladık da, “scrape” ile neyi kastettiklerini tam çözebilmiş değilim… Göğü kazıyan gibi bir anlam çıksa da, daha iyi bir kelime bulamazlar mıydı diye düşünmeden edemedim. Göğü yan yana delmiş üç güzel... Kelime ilk kez, yüksek binaların yaygınla

Sıradaki Şarkı Gimme Shelter

Resim
2013 yılında en iyi belgesel oskarını kazanmış çok yahşi bir film önereyim; “20 Feet From Stardom”; yani “Şöhretin 20 Ayak Ötesinde”. Filmin konusu, müzik dünyasının cefakar emektarlarından geri vokal sanatçıları. Stüdyo kayıtlarında ve konserlerde şarkılara kattıkları ruh, verdikleri enerjiye rağmen isimsiz kahraman statüsünün ötesine geçemeyen, çoğunlukla kadın, tercihan zenci ve mümkünse şişman şarkıcılar… Filmin ismi, onların çelişkili durumuna vurgu yapıyor; sahne ışıklarının odaklandığı “star”dan sadece 20 ayak ötedesin, ama farklı dünyaların insanısın. Ne ayak? 20 ayak, yani yaklaşık 6 metre. Filmde, caz ve rock müzik tarihinde önemli yeri olan yaklaşık bir düzine geri vokal sanatçısının bazen neşeli, bazen hazin hikayeleri gayet sıcak bir kurguyla aktarılıyor. Olağanüstü ses ve tekniklerine rağmen hem vokalde, hem de hayatta “geride” kalmış bu emektarların yaşam öyküleri yüreğinize dokunuyor. Kimi şöhreti hiç istememiş, kimi de uğraşmış ama olamamış bu vokalistlerin hika