Japonya'da Sonbahar

Bugün Ankara'da yaz mevsiminin bir anda bitip sonbaharı pas geçerek kışa girilmesi üzerine, yaşa(ya)madığımız sonbaharın hüznü çöktü. Daha önce yazmış olabilirim, sonbahar benim ilkbahardan daha çok sevdiğim bir mevsimdir, mevsimlerin kralıdır! Bu düşüncemin ardında yatan felsefi derinliğe daha sonra değinirim, ama bugün sonbaharın muhteşem renklerine bakalım: (fotoğraflara dıklayınca büyüyorlar)






Sonbaharın yüceliğine 35 yaşımda, Japonya'da vakıf olmuş olmaktan utanç duymuşumdur. Mevsimler, Japonya’ya gidene kadar hayat bilgisi dersinde öğrendiğim basit bir doğa kavramıydı benim için: Yazlar sıcaktır, kışlar soğuk. İlkbaharda doğa uyanır, sonbaharda uyur. Kara iklimi, Akdeniz iklimi falan filan... Japonya’da mevsimler konusundaki bilgeliği, ve hatta takıntıyı gördüğümde hayretler içinde kalıp uzun uzun düşünmüştüm... 




Mevsimler, Japonlar için hayatın yolunda süregittiğinin en önemli göstergesi. Mevsimlerin birbirini takip edişindeki şaşmaz döngü, gelecekteki bilinmezliklere karşı sağlam bir çıpa sanki. Bir süre sonra kar yağacağını, ardından çiçeklerin açacağını, havaların tekrar soğuyacağını bilmek Japonlara tatlı bir huzur ve güven veriyor. Bu yüzden de mevsimler Japonya’da büyük bir tezahürat ve sevgiyle karşılanıyor. Yaşamın her alanında, giysilerde, yemeklerde, dekorasyonda, mevsimlerden bir esinti kullanmak Japonlar için vazgeçilmez oluyor. 




Japonya’da mevsimler arasında en keyiflisi sonbahardır. Her ne kadar Japonya ilkbaharın başlangıcını simgeleyen kiraz çiçekleri (sakura) ile meşhur olsa da, ben Japonya'ya gitmek isteyenlere tereddütsüz sonbaharı tavsiye ederim. İlkbaharda hayatın başlangıcındaki telaş hâkimdir. Oldukça yağmurlu bir mevsimdir, insanlara göz açtırmaz, bir süre sonra tayfunlar birbirini takip eder. Sonbahar ise mevsimlerin kralıdır. İklim yumuşar, insanlar soluklanır ve doğa en güzel renklerini kuşanır. 




Sonbaharda Japonya’da yaşanan renk cümbüşü kelimelerle anlatılmaz. Gezi yazılarında sıklıkla tekrarlanan klişeler vardır: “Ağaçlar yeşil, sarı ve kırmızının bin bir değişik tonuna bürünmüştü; doğa, usta bir ressamın fırçasından çıkmışcasına etkileyici idi...” gibisinden. Benim de aklıma daha yaratıcı bir tasvir gelmiyor doğrusu; gidip görmek lazım:




Yaprakların sararıp kızardığı bir dönemde Japon Alplerine ilk gittiğimde, ağzımdan dökülen kelimeler “Renkler çıldırmış olmalı” şeklindeydi. Daha fazlasını söyleyememiştim; dilim tutulmuştu ve bir sonbahar manzarasının ne kadar etkileyici olabileceğini görmüştüm. 




İkinci cümlem ise “Japonlar çıldırmış olmalı” şeklindeydi... Yahu, 127 milyon insan, aynı anda, sararan, kızaran yaprakları görmek için dağlara akın eder mi? Kervan geçmez bir dağın yamaçları parti mitingi kalabalığında olur mu? Ama bu kalabalık bir süre sonra sizi rahatsız etmiyor, hatta doğal ortam ile uyum içinde olduklarını hissediyorsunuz. 




Japonya'da yaşanan sonbahar güzelliğinin iklim ve coğrafya benzeşmesi yüzünden ABD'nin kuzeyinde ve Kanada'da da yaşandığını duymuştum. Ama Japon sonbaharını diğer coğrafyalardan daha etkileyici kılan şey, bu güzelliğin takdir edilmesi, hayran olunması, kıymetinin bilinmesidir sanırım.






Söz konusu Japonya ve Japonlar olunca ilginç anekdotlar mutlaka yaşanıyor. Örneğin, bir sonbahar günü doğanın renk değişiminin en muhteşem yaşandığı yerlerden Norikura Dağına gitmiştik. Dağa tırmanan eşsiz güzellikteki yol, sonbaharda izdihamdan dolayı özel araç trafiğine kapatılıyor ve dağa otobüslerle çıkıyorsunuz. Yüzlerce Japon vatandaşı sabah erkenden kuyruklara girerek otobüs bekliyor ve kıvrılarak 2000 küsur metreye çıkan yolun keyfini sürüyor...

Ya da süremiyor! Biz de Japon vatandaşlarımızın arasına karışıp otobüse bindik, yerimize oturduk, hatta cam kenarı kapamadığımız için hayıflandık. Otobüs hareket ettikten 5 dakika sonra, araçtaki yolcuların üçte ikisinin gözleri kapandı ve uyumaya başladılar. Tamam, metroda, trende, hatta yolda yürürken uyumalarına alışığım, ama senede bir gün bu güzelliği yaşamak için Norikura'ya gelmişler, yüklüce bir para verip otobüsten bilet almışlar, ve yola çıkar çıkmaz uyuyorlar! 




Yaklaşık yarım saatlik tırmanışı uyumadan tamamladık, ardından yürüyerek dağdan indik, şelalelerin arasından geçtik ve doğanın güzelliğine hayran olarak gezimizi bitirdik.




Konu Japonlar ve doğa olunca fotoğraf meraklarına değinmeden geçemeyiz. Yapraklar renk değiştirdiğinde, güzel bir kadrajın önünde onlarca Japonu mevzilenmiş bir şekilde görmeniz hiç şaşırtıcı olmayacaktır. 


Bu yüzden, sonbaharda Japonya'da iseniz, her bir kızaran yaprak başına dört kişinin düşeceği çok popüler mekanlardan uzak durmanız ve gizli köşeleri keşfetmeye çalışmanız şiddetle tavsiye olunur. 


Yaşayamadığımız bir sonbaharın hüznüyle tetiklenen yazımı fazla uzatmadan, bir sonbahar haikusu ile bitirmek racona uygun olacaktır:

Batıdan estikçe rüzgar
Dökülen yapraklar toplanıyor
Doğuya doğru




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sinema Dünyasında Tanrı'yı Arayan Filmler

Şikago Sokaklarında Cazın, Mafyanın ve Pizzanın Peşinde

Şikago'da "Dönen Dolaplar"