Klasik Müziği Nasıl/Neden Sevdik?


Geçenlerde sosyal medyada Danny Kaye ile Kahire'de karşılaşmam ve beni çocukluğumuzun TRT yıllarında, Hikmet Şimşek'in hazırlayıp sunduğu Pazar Konserleri'ne götürüşünü çiziktirmiştim ve birçok arkadaşımla benzer duyguları paylaştığımı görmek beni pek bahtiyar etmişti. Danny Kaye ve New York Filarmoni Orkestralı Pazar Konserleri'nin bize klasik müziği sevdirmesinden bahsedince, Tom ve Jerry'yi anmamak olmaz dedim ve yazımı biraz daha genişleterek onlara da derin saygılarımı sunmak istedim... 
Çocukluğumuzda klasik müziğe az da olsa ilgi duymamızı sağlayan en önemli iki programdan biri, TRT’de yayınlanan Pazar Konserleri’nde sıkça gösterilen Danny Kaye yönetimindeki New York Filarmoni orkestrası performanslarıydı. Korsakov’un Flight of the Bumble Bee (Bal Arısı’nın Uçuşu) eserini, elinde bir sineklik ile yönetişi gözlerimin önünden, kulaklarımın ardından gitmez. Bu konserler, çocukları da çok seven Danny Kaye’in UNICEF yararına bağış toplamak için düzenlediği organizasyonlardan imiş ve iyi para toplamış; bunun sebebi, konserlerin sadece komedi şovları niteliğinde değil, ciddi ciddi başarılı konserler olması imiş. Orkestranın o zamanki şefi, Kaye hakkında “Müzik eğitimi olmayan hatta nota okumayı bile bilmeyen bu adam, orkestramı benden daha iyi anlıyor” demiş.
Kaye hazretleri ile yıllar sonra hiç, ama hiç ummadığım bir yerde karşılaştım. Eski Kahire sokaklarında, Ölüler Şehri diye bilinen, insanların (mezar bakıcılarının) büyük bir mezarlıkta, mezarların içinde/üzerinde yaşamaya devam ettiği bölgede dolaşırken, bizim nesle klasik müziği sevdiren hayırsever Amerikalı komedyenin isim plaketine ölüler şehrinin girişinde bir park duvarının üstünde denk gelmek… hani uyanıkken rüya görmek, veya Alacakaranlık Kuşağı benzeri absürd bir şok yaşamak gibi oldu. 
Kim bilir ne hayallerle yaptırdığı park şu anda mezbelelik ötesi bir viraneye dönmüş durumda. Harabenin içinde dolaşırken, etraftaki pislikten beslenen devasa sinekler kulaklarınızın dibinde öyle bir vızıldıyor ki, Rimsky Korsakov’un o muhteşem eserini canlı bir performansla dinlediğinizi hayal ediyorsunuz. Flight of the At Sineği mübarek... Yine de elinizde Danny Kaye’in New York Filarmoni’yi yönettiği plastik sinekliklerden bir tane olsa fena olmazdı.  
Kahire Ölüler Şehri
Çocuklara klasik müziği sevdirmekten bahsedince, çizgi film dünyasının ağası Tom ve Jerry'nin de zirveye çıktığı bölümden bahsetmemek günah olur: Kedi Konçertosu! Yaa, bu öyle bir çizgi filmdir ki, artık ötesine geçmek, daha iyi bir animasyon kurgulamak, müzikle böyle bir uyum yakalamak mümkün değildir. Jeneriklerden isimlerini ezberlediğimiz Hannah ve Barbara artık noktayı koymuştur! 
Kedi Konçertosu bölümüne mutlaka denk gelmişsinizdir; Tom, kediler aleminin Fazıl Say'ı kılığında, smokinini giymiş, olanca ciddiyeti ile konser salonunun spotları altına çıkmıştır. O günkü programda Franz Lizst'in muhteşem eseri 2 numaralı Macar Rapsodisini çalacaktır. Ve başlar çalmaya... Ama Jerry, kuyruklu piyanonun içinde, tellerin arasında uyumaktadır ve bu gürültü hoşuna gitmez. Tom'u durdurmak için elinden geleni yapar, ama piyanistimiz istifini bozmadan onu alt etmeyi başarır. Ama Jerry pes etmez ve... Buyurun izleyin lütfen, zaten oldukça kısa bir çizgi film:


Bir çizgi filmde böylesine kurgu, koreografi gelmez bir daha. Müzik de kulağınıza bir başka güzel tınlar, mest olursunuz. Zaten oskar jürisi de mest olmuştur ve bu filme 1946 yılında "en iyi kısa animasyon" ödülü verilir ki, her daim tartışmalar yaratan Akademinin en doğru kararlarından biridir. Zamanla kült haline gelen bu çizgi filmi, TRT'de onlarca kez seyretmişizdir ve sayelerinde klasik müzik duyduğumuzda keyifle kulak kabartır olmuşuzdur.   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sinema Dünyasında Tanrı'yı Arayan Filmler

Şikago Sokaklarında Cazın, Mafyanın ve Pizzanın Peşinde

Şikago'da "Dönen Dolaplar"