Kayıtlar

Bişkek'ten Çıktım Yola

Resim
Bu yıla kadar Orta Asya’daki “Türki” Cumhuriyetlerle (umarım bu tabir halen geçerlidir) fazla bir ilişkim olmamıştı ve atalarımızın vatanını merak eder dururdum. Sonunda Bişkek aktarmalı bir Çolpon-Ata seyahati nasip olunca meraklandım ve öncelikle hangi ülkeye gideceğimi araştırdım. Cehaletimi mazur görün, ancak Bişkek, Taşkent, Duşanbe, Almaata ve benzeri şehir isimlerinin hangi ülkelere ait olduğunu bile karıştırır dururdum... Bişkek'ten çıktım yola Kısa bir soruşturmanın ardından Kırgızistan’a gideceğimi öğrendim. Bildiğiniz gibi Kırgızistan, 1990’ların başlarında bağımsızlığına kavuşan ve “Bağımsız Devletler Topluluğu”na katılan Orta Asya Cumhuriyetlerinden biri olup, kökenleri, dilleri, dinleri ve kültürleri itibariyle “dost ve kardeş” ülkelerimizden biri... Halkın ekseriyeti, doğal olarak “Kırgız” olmakla birlikte, Rus, Özbek, Kazak, Tatar ve Tacikler de yaşıyor bu topraklarda. Bilinen en eski Türk kavimlerinden biri olan Kırgızlar, 2000 yıldan fazla zamandır Tanrı Dağları c

The İnşaat

Resim
Anadilimiz Çoktown Nalları Dikmiş! Türkçe’nin bilim (pardon, ilim) ve felsefe karşısındaki ağır mağlubiyetinin ardından düşene bir tekme de ben atayım ve bu zavallı dilin inşaat ve taahhüt sektörü karşısında da aciz kaldığını ifşa edeyim. Bir süredir kafamı kurcalayan, zaman zaman medyada da bolca yer alan bu konuda son zamanlarda sinirimi zıplatan yeni gelişmeler ve eşeğin kulağına su kaçırmalar tüm hızıyla devam ediyor... Efendim, son zamanlarda bizim mahalleye yakın “Uptown” sitesi inşaatının Angara caddelerini süsleyen futbol sahası büyüklüğündeki afişleri bize büyük müjdeyi patlattı; bu nezih sitemizdeki konut çeşitleri “çoktown seçmeli” olacakmış! Yirim o “çoktown” diyen dillerini ben, zeka fışkıran yaratıcılığının gurbanı olurum! Çoktown seçmeli konutlarımızın beynimde yarattığı orgasmusun şokunu atlatamamışken, bir büyük müjde de İstanbul’dan geldi; THE İstanbul Veliefendi evleri satışa çıkıyormuş! Allahım, sizi bana sayıyla mı verdiler, nedir bu coşku, bu kreatif patlama, bu y

Yüksek Teknoloji Suşi Trenleri

Resim
Japon Yapmış, Hatta Biraz da Ölçüyü Kaçırmış... Japonya denilince gözünüzün önünde akıllara ziyan yüksek teknoloji uygulamaları mı beliriyor, yoksa güzelim suşilerin kol gezdiği geleneksel lokantalar mı? Merak etmeyin, her şeyin tıkır tıkır işlediği gelişmiş bir ülkede yaşamaktan canı sıkılan, ve can sıkıntısından kendilerini fantastik icatlara vuran Japon kardeşlerimiz sayesinde iki deneyimi bir arada yaşayabileceksiniz. Şimdi bir parantez açıp Japonya’da suşi yemek isteyenlerin yaşadığı genel problemden bahsedeyim. Geleneksel bir suşi lokantasında dil bilmemekten ve suşi çeşitlerini tanımamaktan kaynaklanan sıkıntı yabancıların en önemli sorunudur. Gaijin milleti (yani, Japonların gözünde gavurlar) onlarca çeşit suşi arasından ağız tatlarına uygun olabilecekleri bilemez, bilse de sipariş edemezler. İşte, bu zavallı gaijin ler için en pratik çözüm, bir kaiten sushi (konveyör bant suşici) restoranına gitmektir. Kaiten sushi , özellikle gavurlar rahat suşi yiyebilsin diye icat edilmiş

Kartaca

Resim
Tunus’a indiniz, şehrin Frenk esintili caddelerinde, artık şarap servis edilmeyen Fransız kafelerinde oturup çilek suyunuzu içerken “buraya kadar gelmişken görmem gereken bir yer vardı” diye düşündünüz. İşte o yüz ifadenizi fırsata dönüştürmek isteyen Tunuslu bir arkadaşımız yanınıza yanaştı ve heyecanla “Kartajjj, Qartajjj” nidalarıyla kolunuza girerek sizi sürüklemeye başladı. Öztürk Serengil’in “kelajjj” tonlamasını andıran kartajjj’ın ne olduğunu düşündünüz ve az buçuk Fransızca fonetik bilginiz size Kartaca’dan bahsedildiğini hatırlattı. Ne yazık ki büyük bir ekonomik bunalımla, yüksek işsizlikle mücadele eden Tunus’lu hemşerimiz, ya bir taksici, ya da sizi bir taksiciye emanet edip komisyonunu almak isteyen girişimci bir vatandaş. Kartaca'nın ve Kraliçe Dido'nun hikayesini can düşmanları Roma Cumhuriyeti'nin en meşhur edebiyatçısı Virgil'den dinleyin. Virgil'in yanında tarih perisi Calliope ile trajedi perisi Polymnia (elinde maske olan) dikiliyor.  Taksiye bi