Kayıtlar

Kaptan Logar

Resim
Fransızcadan Türkçeye geçen mimarlık/şehircilik terimleri ile ilgili her daim “sağır duymaz uydurur” durumundayız. Örneğin, “zemin altı” diye güzelce çevrilebilecek “sous bassement” terimi bizde su basmanı olup çıkmıştır. Genelde bitmek bilmeyen inşaatlarda temel atılıp öylece bırakıldığı için ilk yağmurda çukuru su basar falan, bunu gören milletimiz de zemine kadar yapılan inşaat faaliyetlerine su basman diyerek çözümü bulmuştur; hatta amele milletine sorsak Fransızcaya bizden geçtiğini iddia edebilirler. Bir de yine Fransızlardan aldığımız “regard” yani rögar var ki, o da zamanla logar olup çıkmıştır. Koskoca metal kapağı nasıl oldu da Cem Yılmaz’ın filmindeki uzay gemisi kaptanı ile özdeşleştirdik bilmiyorum; ama kelimenin kullanımındaki özensizlik rögar kapaklarının tasarım ve imalatına da yansımış. Bizi kıskanan gavur memleketlere gittiğinizde, sokaklardaki rögar kapaklarının şehrin tarihini, kimliğini, sembollerini yansıtan bir özenle tasarlandığını görebilirsiniz. Ben de

Bisiklet Yarışı Seyrederken Ne Seyrederiz

Resim
“Aşk hakkında konuşurken ne hakkında konuştuğumuzu bildiğimizi sanmamızdan utanç duymamız gerekir” gibi bir deyiş yumurtlamıştı Raymond Carver, “Aşk Hakkında Konuşurken Ne Hakkında Konuşuruz” başlıklı kitabının bir öyküsünde. Benim de hayranı olduğum bu vurucu ifade edebiyat camiasında o kadar popüler oldu ki, Haruki Murakami de koşu üzerine yazdığı otobiyografisinde “Koşu Hakkında Konuşurken Ne Konuşuruz” başlığını atmıştı… Bu yazımdaki resimler (ne yazık ki) bana ait değildir, profesyonel sitelerden (ç)alıntıdır, zaten bu resimleri çeken biri olsam ne işim var buralarda? Daha yazıya başlarken konuyu dağıttım, ama öykü edebiyatının yüce ismi Carver’in bu kalıbı yol bisikleti yarışlarının seyrine pek güzel oturuyor; televizyonda bisiklet yarışlarını seyrederken aslında ne seyrederiz? Benim bile kendime sık sorduğum bir soru; çünkü hangi aklı başında insan evladı televizyon karşısında beş buçuk saat süreyle fır fır dönen bisiklet tekerlerine hipnotize olmuş bir şekilde bakarak dünyadan

Japon Yapmış, Türk Gezmiş, Okur Bulamamış

Resim
Japon Yapmış cemaatinin az ama öz ve çok değerli üyeleri ile epeydir dertleşemiyordum. Aslında yakın zamanda teke tek çok dertleştik, ama bugünlerde topluca bir bilgilendirme ihtiyacı hissettim. Bu aralar okurlarımdan aldığım en yoğun istek (ve eleştiri) kitaplarımı piyasada bulamamaları üzerineydi. Öncelikle, bu durum beni ziyadesiyle keyiflendiriyor tabii; günümüzün hızlı tüketim çağında 7-8 yıl önce çıkmış mütevazı bir kitabın hala aranıp soruluyor olması benim için olağanüstü sevindirici! Üzücü olan yanı ise, haliyle, arandığında bulunamıyor olması… Şimdi, bu bulunamamanın iki farklı sebebi var; birincisi kitapların baskısı olmasına rağmen kitapçıların raflarda/stoklarda tutmaması ve soran müşteriye mırın kırın etmesi. İkinci sebep ise, kitaplardan birinin baskısının tükenmesi! Netekim, üçüncü kitabımız ile ilgili yaşanan sorun baskısının tükenmesi idi, ama Çınar Yayıncılık sağ olsun, kitabımızın yeni baskısını yepyeni bir kapak tasarımı ile hazırladı ve yeniden piyasaya sürd

Şikago Sokaklarında Cazın, Mafyanın ve Pizzanın Peşinde

Resim
SWEET HOME, CHICAGO Bir önceki yazımızı “küllerinden doğan şehir” diye bitirerek büyük bir yangının spoylerini vermiş olduk. Tabii yanıp kül olmadan önce bir şehrin kurulup inşa edilmesi gerekir. Peki, yüz yıl sonra Amerika’nın en büyük üçüncü şehrini; kültür, finans, ticaret, eğlence, ulaştırma merkezini nereye inşa edelim? Tabii ki Kızılderililerin elinden zorla aldığımız, göl kenarındaki bozkır/bataklık bozması bir araziye olabilir. Yeni yerleşimimizin adını ne koysak? Eski ev sahiplerine sorsak mı? Efendim, kanguru kelimesinin kökeni ile ilgili bir hikaye vardır; kimileri uydurma olduğunu söylese de ana fikri güzeldir; Avustralyayı keşfeden Cook, zıplayan, keseli bir hayvanı görüp “bunun adı nedir?” diye sorar. Tabii İngilizce bilmeyen yerliler “ben anlamıyoğ sen ne diyoğ” anlamına gelen “kanguruu” cevabını verir. Bizim elemanlar da “haaa, kanguruymuş” diyerek yollarına devam eder. Şikago bölgesine gelen beyaz adam da bölgede yaşayan Potawatomi yerlilerine araziyi gösterip “bu