Kayıtlar

Kaman Kalehöyük'te Japon Yapmış

Resim
Kaman-Kalehöyük Arkeoloji Enstitüsü, Müzesi ve Japon Bahçesi Efendim, kaç zamandır gitmek isterdim de kısmet bu baharaymış! Japon hemşerilerimin yönettiği Kalehöyük kazıları sonucunda çıkan bulguların sergilendiği müzeyi gezmek, kazı başkanı Dr. Omura ile tanışmak, hatta bu geziyi müzenin yanındaki Japon Bahçesinde açan sakuraların (kiraz çiçekleri) dönemine denk getirmek için epey uğraştık. Sümer meteoroloji tanrısının inadı ile karşılaşmak Nisan ortasında mabadımızı dondurdu, ama olacak o kadar… Kaman Kalehöyük'te kazılar başlamadan önce yüzeyde bulunan kalıntılar bu bölgenin oldukça verimli olduğunu göstermiş. Ardından, kazılar için Japon Prensi Tomohito Mikasa'nın Başkanı olduğu Japonya Orta Doğu Kültür Merkezi yetkilendirilmiş. Bizzat Prensin 1986 yılında başlattığı kazılar halen devam ettiği gibi, İç Anadolu genelinde yüzey çalışmalarını da bu merkez yürütüyor. Kazıları yönetmek dışında, Kalehöyük yakınında kurdukları Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü ile bölge tarihi

Gezgin Gözüyle...

Resim
Bazen arkadaşlarımla sohbet ederken bana, sanki yazarmışım gibi,  “Eeee, yeni kitap yazmıyor musun” diye soruyorlar. Yarattığım bu yanıltıcı imaj bazen beni de gaza getiriyor ve onlara edebiyat camiası, yazarlar, yayınevleri, kitapevleri vb. hakkında söyleve girişiyorum. Sonra kendime geliyorum; ben yazar değilim ki, hasbel kader Japonya gözlem ve anılarımı toparlamış bir ademoğluyum… Ama tabii ki, gezi yazılarım başta olmak üzere, yazmadan duramıyorum; Fırsat oldukça blog sayfamda, bazen dergilerde, çeşitli internet sitelerinde ve hatta kolektif kitap çalışmalarında yer almaya çalışıyorum. Ankara’da yaşadığım için de, gezi yazısı denildiğinde de ilk akla gelen mecralardan biri, Ankaralı Gezginler’in kitap çalışmaları. Efendim, daha önce de bahsetmiştim, Ankaralı Gezginler, Ankara’da yaşayan (çok da şart değil) ve gezmeyi seven (şart) dostlarımızın oluşturduğu bir grup. Grup diyorum, çünkü dernek, vakıf vb. bir kurumsal kimliği, aidatı, üyeliği, yönetimi yok. Daha ziyade, e-posta

Vacide - Wadjda

Resim
Wadjda, ya da Vacide, (var olmayan) Suudi Arabistan sinemasının tek (ve haliyle) en iyi örneği diyebilirim. Giriş cümlemi biraz sarkastik bulabilirsiniz, ama amacım kesinlikle bu filmi küçümsemek değil; tam aksine, seyrettiğinizde çok şaşıracağınız, yönetmenine ve oyuncularına hayran kalacağınız, başörtünüzün ucu ile gözyaşınızı sileceğiniz son derece dokunaklı, izleyiciyi sarıp sarmalayan bir film… Vacide, Suudi Arabistanlı kadın yönetmen (oksimoron gibi oldu) Haifa El-Mansur’un 2012 yılında, tamamını Riyad’da çektiği, ve hatta tamamı Suudi Arabistan’da çekilen uzun metrajlı bir film. Yönetmeninin kadın olması bir tarafa, bahsi geçen ülkenin 1980’lerde tüm sinema salonlarını kapatmış olması bu projenin imkansızlığını gözler önüne seriyor. Haifa hatun, hikayesini kendi yazdığı filmi çekebilmek yıllarca destek aramış. Sonunda, Suudi Kraliyet ailesinden Prens Bin Talal’in sahibi olduğu bir medya kuruluşu yönetmene arka çıkmış. Bir Alman yapım şirketi de filme destek verince Haifa hanım f

Sıradaki Şarkı: Fifteen Feet of Pure White Snow

Resim
Uzun zamandır “sıradaki şarkı” serimize ara vermişiz. Müzik dünyasındaki gezimize devam etmek için durmaksızın yağan, bizleri aynı anda bembeyaz bir huzura ve çaresizliğe sokan karın yağması, yeryüzünü örtmesi ve ilham perimizi dürtüklemesi gerekiyormuş. Japonya'nın en çok kar alan bölgelerinden Zao Dağı'nda "15 Feet of Pure White Snow" altında kalan çam ağaçları, "kar canavarı" şeklinde tercüme edebileceğimiz "juhyo"lara dönüşür ve bizleri korkuturdu...   Öyleyse müzik dünyasına dalalım ve kar kalınlığı en yüksek şarkılardan gündeme uygun bir tanesini seçelim; benim aklıma ilk gelen Nick Cave’den “Fifteen Feet of Pure White Snow” oldu doğrusu. Nick abimizin en gaz verici şarkılarından olan bu eseri, kar yağışından kıpırdayamadığınız günlerde, camdan dışarıyı seyrederken peş peşe onlarca kez dinleyebilirsiniz: is anybody out there please? it's too quiet in here and i'm beginning to freeze i've got icicles hanging from my knees under fif

Sinema ve Futbol

Resim
İçinden Futbol Topu Geçen Filmler Belki duymuşsunuzdur, 1994 yılında İngiltere'de yayımlandığında büyük sükse yapan “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” kitabının başlığı zamanla futbolseverlerin sloganlarından biri oldu. Futbolu sadece seyirlik bir spor olarak görmeyen testosteron cumhuriyetinin de katkılarıyla futbol, futbolun çok ötesine geçti. Futbolu ister büyük bir endüstri olarak görün, ister eğlence… Ya da, insanoğlunun içindeki vahşet, hırs, yarış ve iddia dürtülerinin modern hayattaki yansıması, Roma Cumhuriyetinin arena ve gladyatörlerinin günümüzdeki karşılığı olarak… Her halükarda varacağımız sonuç, futbolun sadece futbol olmadığı, yaşamın kendisi veya yansıması şeklinde görüleceği. Günümüzde futbolun dünyanın her köşesinde kitlelerden gördüğü ilgiyi, dönüştüğü endüstrinin parasal büyüklüğünü, modern hayatın çarklarında boğulan bir çok insan için yegane kaçış alternatifi olduğunu düşündüğümüzde, sevelim veya sevmeyelim, futbolun büyük bir “şey” olduğunu anlarız. Japony