Kayıtlar

Japonya etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gezgin Gözüyle...

Resim
Bazen arkadaşlarımla sohbet ederken bana, sanki yazarmışım gibi,  “Eeee, yeni kitap yazmıyor musun” diye soruyorlar. Yarattığım bu yanıltıcı imaj bazen beni de gaza getiriyor ve onlara edebiyat camiası, yazarlar, yayınevleri, kitapevleri vb. hakkında söyleve girişiyorum. Sonra kendime geliyorum; ben yazar değilim ki, hasbel kader Japonya gözlem ve anılarımı toparlamış bir ademoğluyum… Ama tabii ki, gezi yazılarım başta olmak üzere, yazmadan duramıyorum; Fırsat oldukça blog sayfamda, bazen dergilerde, çeşitli internet sitelerinde ve hatta kolektif kitap çalışmalarında yer almaya çalışıyorum. Ankara’da yaşadığım için de, gezi yazısı denildiğinde de ilk akla gelen mecralardan biri, Ankaralı Gezginler’in kitap çalışmaları. Efendim, daha önce de bahsetmiştim, Ankaralı Gezginler, Ankara’da yaşayan (çok da şart değil) ve gezmeyi seven (şart) dostlarımızın oluşturduğu bir grup. Grup diyorum, çünkü dernek, vakıf vb. bir kurumsal kimliği, aidatı, üyeliği, yönetimi yok. Daha ziyade, e-posta

Yüksek Teknoloji Suşi Trenleri

Resim
Japon Yapmış, Hatta Biraz da Ölçüyü Kaçırmış... Japonya denilince gözünüzün önünde akıllara ziyan yüksek teknoloji uygulamaları mı beliriyor, yoksa güzelim suşilerin kol gezdiği geleneksel lokantalar mı? Merak etmeyin, her şeyin tıkır tıkır işlediği gelişmiş bir ülkede yaşamaktan canı sıkılan, ve can sıkıntısından kendilerini fantastik icatlara vuran Japon kardeşlerimiz sayesinde iki deneyimi bir arada yaşayabileceksiniz. Şimdi bir parantez açıp Japonya’da suşi yemek isteyenlerin yaşadığı genel problemden bahsedeyim. Geleneksel bir suşi lokantasında dil bilmemekten ve suşi çeşitlerini tanımamaktan kaynaklanan sıkıntı yabancıların en önemli sorunudur. Gaijin milleti (yani, Japonların gözünde gavurlar) onlarca çeşit suşi arasından ağız tatlarına uygun olabilecekleri bilemez, bilse de sipariş edemezler. İşte, bu zavallı gaijin ler için en pratik çözüm, bir kaiten sushi (konveyör bant suşici) restoranına gitmektir. Kaiten sushi , özellikle gavurlar rahat suşi yiyebilsin diye icat edilmiş

Oh My God...zilla!

Resim
Geçenlerde televizyonda 2014 mahsulü Godzilla'nın tanıtım fragmanını görünce, benim caanım orijinal Godzilla'mı hatırladım. Godzilla, 1954 yılında Japon Toho stüdyoları tarafından çekilen "korkunç canavar" temalı bir gerilim filmi. Kimine göre, Japon kültürünün King Kong'a cevabı (ki, 9 yıl sonra Godzilla King Kong'a karşı filmi de çekilmiş), kimilerine göre özgün bir Japon hikayesi. İlerleyen yıllarda Godzilla'nın bir çok versiyonu çekilmiş olsa da, benim gönlüm ilk filme kaymaktadır. Godzilla'nın başrolünde, 50 metre boyunda, denizin derinliklerinde yaşayan jurasik bir yaratık bulunmaktadır. Yaratık bir gün uyanır ve dünyalılara saldırmaya başlar. Godzilla'yı uyandıran, insanlığın bitmez tükenmez bir hırsla sürdürdüğü nükleer denemelerdir. Dikkatinizi çekerim, yıl 1954, Japonya atom bombasını yiyeli 9 yıl olmuş. Bombanın travmasından kurtulamadıkları gibi, Pasifik'te nükleer denemeler son hızıyla devam etmektedir. Oricinal Godzilla Japon Mecl

İzmir Kitap Fuarı

Resim
Japon Yapmış Biraderler, İstanbul ve Ankara Kitap Fuarlarının tozunu attıktan sonra, sıra İzmir’de fırtına gibi esmeye gelmişti. Hava tahminlerine göre İzmir’de o gün büyük bir fırtına zaten bekleniyordu, biz de araya karışıp rüzgarı arkamıza alalım istedik. İzmir’e ancak günü birlik gidip gelebileceğim için her dakikam kıymetliydi, ama gel de AnadoluJet’e anlat! Bir “uçak arızası” yüzünden iki saate yakın rötar yaptıktan sonra, tamir edilmiş uçağın gerçekten tamir edildiğini umarak havalandık. Uçakta “Malezya Havayolları Sendromu” yaşamamak için kendimi dergiye gömdüm ve sonunda salimen İzmir’in yeni hizmete girmiş, gıcır gıcır havaalanına indik. İzmir’de havaalanından şehre ulaşmak için bol seçenek mevcut; alandan çıkar çıkmaz binebileceğiniz banliyo treni sizi Alsancak istasyonuna kadar götürüyor. İstasyondan sonra fuarın yapıldığı Kültürpark Fuar Alanına kadar tempolu bir yürüyüş makul görünüyor; hazır beklenen fırtına da uçağımız gibi rötar yapmışken... Yol üzerinde, Atatürk’ün ül

Japon Yapmış İzmir'de

Resim
9 Mart, İzmir'in Japon İşgalinden Kurtuluşu Galiba başlıkta bir iki hata yaptım; Mart yerine Eylül, Japon yerine de Yunan olacaktı sanırım... Neyse, o kadar kusur shogun kızında da olur diyerek başlığı açıklayayım; 9 Mart pazar günü İzmir'de verdiğim konferansta konu Japonya olunca yine kendimi kaybettim ve anlattıkça anlattım. Bir saat olması planlanan söyleşi 1,5 saate vurduğunda, kuvayı milliye birlikleri konuşmacıyı Alsancak sahilinden denize dökerek İzmir'i Japon işgalinden kurtardı. (Bir düzeltme daha yapayım; tabii ki misafirperver ev sahiplerim bana hiç bir şekilde müdahale etmeseler ve çok büyük bir ilgiyle dinleme nezaketini gösterseler de bir yerde nokta koymak gerekiyordu tabii...) Aldım sazı elime, susturabilene aşk olsun! Konuyu baştan alacak olursam; Japon Yapmış serisi, hak ettiğinin üstünde bir teveccühle yurdu dolaşmaya ve Japonya'yı tanıtmaya devam ediyor! Bu seferki durağımız, Türkiyemizin incisi Gaijin İzmir! Efendim, İzmir'e neden gaijin dedik,

Tokyo!

Resim
Japonya ve Tokyo'dan bu kadar bahsettikten sonra, günümüz Tokyo’sunda geçen üç kısa hikayenin anlatıldığı bir filmi (aslında üç kısa film) tanıtmak istedim: Tokyo! 2008 yapımı bu filmde her bölüm ayrı bir yönetmence kotarılmış, farklı tarz ve lezzetlere sahip bir yapıt. Filmlerdeki yönetmenlerin hiç biri Japon değil. Tokyo'da ne kadar süre kaldıklarını, Japon toplumunu ne derece izleyebildiklerini bilemiyorum, ama üç filmde de modern Japon toplumuna yönelik ilginç tespitler, sıra dışı gözlemler var.  Tokyo; Paris Je T’aime, NY I Love You veya Vicky, Cristina, Barcelona benzeri, şirin mi şirin bir tanıtım filmi olmaktan uzak; amacı size Tokyo’yu sevdirmek, şehre turist çekmek değil, bu devasa metropoldeki değişik hayatları biraz da sizi rahatsız edercesine yüzünüze vurmak. Film, zaman zaman Japon toplumuna keskin eleştiriler getiriyor ve tarafsız bir gözle izlenmeyi hak ediyor. Hiroko, erkek arkadaşının ekipmanlarını kurtarabilmek için göz yaşartıcı fedakarlıklara katlanıy

Japon Yapmış Medya Macerası 12

Resim
“Japon Yapmış” biraderlerin üçüncüsü “Türk Gezmiş” kitabım Japonya'ya ilgi duyan okurlarını gezdirmeye devam ediyor! Tabii ülke uzak, biletler pahalı, havalar da soğuk olduğu için şimdilik konferans salonlarında sıcacık toplantılarla sanal gezilere çıkıyoruz. Arşivimdeki binlerce Japonya fotoğrafımdan derlediğim bir sunum eşliğinde Japonya’yı tarihi, toplumu, kültürü, sanatları, mutfağı, gelenekleri, yaşam tarzı ve görülecek yerleri ile tanıtmaya çalıştığım konferanslarım bu günlerde sıklaştı. Doğrusu bu derlemeleri yapmak benim için çok zor oldu; yaklaşık 7000 fotoğraf arasından bir ayıklama yapmaya çalışırken sadece 5 veya 6 tanesini çıkarabiliyorum, tabii kalan 6995 fotoğraf ile bir sunum yapmanın birkaç gün sürebilecek olması beni zor durumda bırakıyor. Sonunda bağrıma taş basıp anılarımın çoğunu eliyorum ve konuklarımın kafasını 1-1,5 saat kadar ütüleyebileceğim çook çok kısa bir sunum hazırlamayı başarıyorum. Japonya’yı tanıtmamdan rahatsız olan bazı odakların gündemi değişti