Kayıtlar

kitap etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mutluluk, Happiness ve Felicita

Resim
Aynı veya yakın isimdeki şarkı/kitap/filmler üzerine saçmalamalar konulu ilk çalışmamı geçenlerde After Hours/After Dark/After Midnight için yapmıştım (bkz. blogumun eski sayıları). İsimleri dışında hiç bir ortak özelliği bulunmasa da, sınırları iyice zorlayarak benzerlik bulma konusundaki benzersiz çalışmalarım meyvesini vermişti. Bu sefer de saadeti aramaya çıkacağız ve “mutluluk” konusunda sinema, edebiyat ve müzik alanındaki eserlerden ortaya karışık bir tabak hazırlayacağız.   İlk olarak sinema alemine dalıyoruz ve “Happiness” (Mutluluk) filminin perde önüne ve hatta arkasına uzanıyoruz. Açıkçası, Happiness dosyası epeydir kafamı kurcalıyordu ve aklıma geldikçe notlar alıyordum. Peki, yazmak için niye bugünü bekledim sizce? Zamanlama manidar değil mi? Evet, oldukça manidar, çünkü filmin en önemli oyuncularından Philip Seymour Hoffman bu hafta sonu evinde ölü bulundu! Hollywood’un en sıra dışı ve yetenekli oyuncularından olan Hoffman, “Happiness”i bulamadığı için mi genç yaşında ha

Ankara Kitap Fuarının Ardından

Resim
Sekizinci Ankara Kitap Fuarı (kime ve neye göre sekiz olduğunu bilmiyorum) geçen hafta ATO Congresium Fuarcılık Merkezinde düzenlendi. Daha önce de bahsetmişimdir, Ankara'mızın kitap fuarları konusunda makus bir talihi var. Nedense Ankara'da kitap fuarları, hadi İstanbul'u geçtim, İzmir, Bursa, Adana kadar ilgi çekmiyor. Kitap fuarı, Ankara'da sadece indirimli kitap alınabilecek bir panayır gibi algılanıyor sanki; imza günleri, paneller, söyleşiler gibi faaliyetler kısır kalıyor. Yine de bu yılki fuar geçen seferlere göre daha umut vericiydi. Geçtiğimiz yıllarda AKM'de düzenlenen kitap fuarları daha bir panayır havasındaydı. Öyle ki, iki yıl önce AKM'de katıldığım fuardaki imza günümde, standa gelenlerin çoğu benim bir kitap yazarı olduğumu algılayamıyorlardı. Tanınmadığım için arıza çıkaracak, assolist sendromuna bağlayacak değilim ama, önümde eşşek gibi ismim yazarken, kitaplarım kule gibi dizilmişken tezgahtar muamelesi görmek ağrıma gitmişti doğrusu...  Neys

Japon Yapmış Medya Macerası 12

Resim
“Japon Yapmış” biraderlerin üçüncüsü “Türk Gezmiş” kitabım Japonya'ya ilgi duyan okurlarını gezdirmeye devam ediyor! Tabii ülke uzak, biletler pahalı, havalar da soğuk olduğu için şimdilik konferans salonlarında sıcacık toplantılarla sanal gezilere çıkıyoruz. Arşivimdeki binlerce Japonya fotoğrafımdan derlediğim bir sunum eşliğinde Japonya’yı tarihi, toplumu, kültürü, sanatları, mutfağı, gelenekleri, yaşam tarzı ve görülecek yerleri ile tanıtmaya çalıştığım konferanslarım bu günlerde sıklaştı. Doğrusu bu derlemeleri yapmak benim için çok zor oldu; yaklaşık 7000 fotoğraf arasından bir ayıklama yapmaya çalışırken sadece 5 veya 6 tanesini çıkarabiliyorum, tabii kalan 6995 fotoğraf ile bir sunum yapmanın birkaç gün sürebilecek olması beni zor durumda bırakıyor. Sonunda bağrıma taş basıp anılarımın çoğunu eliyorum ve konuklarımın kafasını 1-1,5 saat kadar ütüleyebileceğim çook çok kısa bir sunum hazırlamayı başarıyorum. Japonya’yı tanıtmamdan rahatsız olan bazı odakların gündemi değişti

After Hours - After Dark - After Midnight

Resim
Aynı veya çok yakın isimde olan kitap/film/şarkılar vardır, bazılarının isimleri dışında hiçbir ortak noktası yoktur, kimisi de benzer konuları işlerler ve aralarında ilginç benzerlik ve tesadüfler bulunur. Benim de aklıma takılan ve kurcalamaktan kendimi alamadığım bu şekil ikileme/üçlemeler oluyor bazen... Örneğin, Martin Scorcese’in “After Hours” filmi, Haruki Murakami’nin “After Dark” kitabı ve Eric Clapton'un "After Midnight" şarkısı. Kitap ile film bir birinden tamamen ilgisiz ve bağımsız olsa da, çok ilginç ortak yönleri paylaştıklarını iddia edebilirim. Hatta, Murakami’nin “After Dark” kitabı için “After Hours” filminden ilham alıp almadığını merak etmişimdir...  “After Hours”, Martin Scorsese üstadın Taxi Driver, Goodfellas gibi ağır eserler arasında eğlencelik niyetine çevirdiği, nedense fazla bilinmeyen bir filmdir. 1985 yapımı film ekseriyetle pek ciddiye alınmasa da, Scorsese’in en övgüye değer eserlerinden olduğuna inanıyorum. Film, bir bilgisayar operatörü

Çavdar Tarlasında Çocuklar

Resim
Geçtiğimiz ay Eymir Gölü'ndeki ağaç dikme şenliğinin ardından maiyetimdeki çocuklarla beraber Eymir'in tepelerine tırmandık. Güzel havada gölü yukarıdan görüp kürek yarışlarını izleyebileceğimiz bir yer aradık. Dimdik tırmanışın ardından kurumuş otlarla kaplı geniş bir düzlüğe vardık. Düzlük, Eymir'i çevreleyen tepelerde bir platform şeklindeydi ve bir uçurum gibi, göle doğru dimdik bir inişle sonlanıyordu. Böyle bir düzlüğün oğlan çocuklarını nasıl gaza getireceğini tahmin edebilirsiniz; büyük bir enerji patlamasıyla bellerine gelen otların arasından göle doğru koşmaya başladılar. Düzlüğün sonuna gelip de aşağıya uçmayacakları belliydi tabii ki, ama yine de benim içimden uçurumun kıyısına gidip onları tutmak geldi! Birden bire bu duyguya niye kapıldığımı önce anlayamadım; ama bir süre sonra okuduğum bir kitaptan aklıma kazınmış bir sahne gözlerimin önünde canlandı ve eve dönünce o kitabı bulup ilgili paragrafı tekrar okudum: "Hep büyük bir çavdar tarlasında oyun oynay

Japon Yapmış Türk Gezmiş TÜYAP Sergilemiş...

Resim
Keyifli bir kitap fuarının ardından TÜYAP Beylikdüzü ile ilgili genel geçer geyiğe sardıracağım, ama ne yapalım... Uzaksın ve ulaşılmazsın be TÜYAP! Bu sadece benim görüşüm değil, Zaytung bile bu konuyu diline doladıysa haklılık payı vardır. Geçenlerde Zaytung'un hazırladığı İstanbul dergi kapağının ana konusu "Adapazarı Kitap Fuarı: İnanın İstanbul'a daha yakın" şeklindeydi. Ama olaya bir de olumlu tarafından bakalım; her şeye rağmen fuara öyle bir kalabalık akın etmiş ki, mesafelerin ve akmayan trafiğin kitap aşkını söndüremediğini görüyorsunuz. Aslında TÜYAP yerel bir kimlik kazanmış ve bir anlamda "Trakya Kitap Fuarı"na dönüşmüş; katılımcılara nereden geldiğini sorduğumda Çatalca, Tekirdağ, Lüleburgaz benzeri üj bej cevap almadım değil... Kitap Fuarı başlı başına bir iş kolu olmuş ve TÜYAP civarında yan sektörler gelişmiş ! Bütün bu kalabalığa ve yayın evlerinin stand kiralarının yüksekliğinden şikayetine rağmen, fuara giriş bedeli olarak 7 TL'nin ka

Japon Yapmış Türk Gezmiş

Resim
TÜYAP Kitap Fuarına bekleriz efendim! ... ve sonunda! İki yıldır fırsat buldukça kafanızı ütülediğim, yılan hikayesine dönen "Japon Yapmış" üçlemesinin son kitabı "Japon Yapmış Türk Gezmiş" matbaadan çıktı, TÜYAP Kitap Fuarında, Çınar Yayınları standında yerini aldı. Böylece bir süredir TV kanallarının "Az Sonra!" diyerek seyircilere ekran başında çektirdiği ızdırabın benzerini yaşattığım arkadaşlarımı bu işkenceden kurtarıyorum. Temel'in mezar taşına "ölecem ölecem dedim inanmadınız, ahan da öldüm" şeklinde yazdırdığı gibi, işte kitabım çıktı diyebiliyorum. Daha önce birkaç kez yazdığım gibi, Japonya dönüşü derlediğim tefrikamı kitap haline getirdiğimde oldukça okkalı bir hacim kaplamıştı. Bunun üzerine, kitap(lar)ımı basmaya karar veren Çınar Yayınları ile oturup elimdeki hacimli taslağı üçe bölmeye karar vermiştik. İlk kitabım olan Japon Yapmış, "Japonya'ya Giriş" niteliğinde, Japon toplumu, tarihi, kültürü, sanatları, dini,

Japon Yapmış Medya Macerası 11

Resim
Japon Yapmış/Ne Yapmış kardeşlerin medya alemindeki macerası tüm hızıyla (hız dediysem meskun mahal kısıtları dahilinde) devam ediyor. Hem de yaz günlerinin, ramazan ayının getirdiği rehavete rağmen. En son Kadir İncesu ile Japon Ne Yapmış üzerine yaptığım röportajın iki hafta önce Birgün gazetesinde yayınlanması beni pek bahtiyar eyledi. Gazetenin röportaja tam sayfa ayırması çok hoş bir sürpriz oldu: (rahat okumak için çekinmeden üstüne tıklayabilirsiniz) Bir diğer tatlı sürpriz de vikitap sitesinden geldi. Vikitap, kendi tanımıyla, kitapseverler için sanal kütüphane servisi, otomatik tavsiye sistemi ve sosyal platform. Yani, kitap kurtlarının fesybuku gibi çiğ ve klişe bir tanım getirebilirim. Kullanıcıların kitapları oyladığı, tartıştığı, paylaşımlarda bulunduğu vikitap'a üye olmanızı tavsiye ederim; hele ki "ne okusam, ne okusam..." diye kara kara düşündüğünüz günlerde imdadınıza koşacaktır. Sanal okuma kulüpleri, kitap takas edenler, tematik kitap listeleri oluştura

Haruki Murakami

Resim
"Acı kaçınılmazdır, ızdırap ise seçmelidir" Japonya’dan kesin dönüş yaptığımda bavulumun bir köşesinde Murakami romanları yığılıydı. Kitapları görüp “Bu da kim yahu” diye soranlara “Olm, bildiğiniz gibi değil, bu herif çağdaş Japon edebiyatının en büyük ismi, ahan da şuraya yazıyorum (parmağı ıslatıp sehpaya yazma efekti), on yıla kadar Nobel almazsa ben de kitaptan anlamıyorum” derdim. Arkadaşlarım da “Zaten kitaptan anlamazsın ki” diye beni bozarlardı. Gel gör ki, o zamanlar ülkemizde pek fazla bilinmeyen Murakami bugün kendi çapında bir fenomen oldu, hayranları geometrik hızla artmaya başladı ve benim Nobel kehanetim Türk medyasında bile dillendirilir oldu. Daha bir hafta önce gazetelerde “Bu yılın en büyük Nobel adayı Murakami” haberleri çıkmaya başlayınca oturup biraz Murakami’den ve bendeki izdüşümünden bahsedeyim istedim. Öyle ya, bundan birkaç yıl önce “Abi, bu herif yakında Nobel alacak” dediğimde “Hadi len ordan, Murakami de kimmiş” diyen arkadaşlarım, bugünlerde “M